Şarkısı Karanlık ama geleceği Aydınlık

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Zekice Değişim

Gebzeli genç müzisyen Zeki Can Aktaş ile müziğini ve hedeflerini konuştuk: “Günümüzde şarkılar 3-4 dakika. Eskiden tiyatral yapılarıyla Barış Manço, Cem Karaca şarkıları vardı. Anadolu Rock’taki müzikle tiyatronun birleşik halini, yapmaya çalışıyorum.”

A+A-

“Karanlık” adlı şarkısıyla Youtube’da önemli bir çıkışa imza atan Zeki Can Aktaş ile müziği, müziğini, underground (yeraltı) müziğini, Anadolu Rock’ı ve hedeflerini konuştuk. Anadolu Rock müziğinin üzerine birşeyler katarak tarz oluştururken popüler kültürü de direnen genç müzisyen özetle, “Günümüzde müzikler, şarkılar en fazla 3-4 dakika. Ama eskiden o tiyatral yapılarıyla birlikte Kurtalan Ekspres, Barış Manço, Cem Karaca şarkıları vardı. Dolayısıyla 3-4 dakika sığmaz böyle şeyler ve o yüzden çok uzun motifler gerekiyor.

Anadolu Rock müziğindeki müzikle tiyatronun birleşik halini, o sahne algısını günümüzde de yapabilmeye çalışıyorum. O zamanlar kırat veya dağ motifini, Karacaoğlan ve Dadaloğlu’nun bireysel savaşlarını ve var olma çabalarını, dünyayı ve yaratıcıyı algılama felsefelerini tamamıyla müziğe yansıtmalarını gözlemliyorum” dedi. Detayında ise biz sordukça, anlattı:

“Tarzım aslında Anadolu Rock. Sıfırdan bir şey yapmadım, yenilikçi bir yapıya sığdırmaya çalışıyorum.  Anadolu Rock’ın coşkusunu daha fazla gitarla doldurup melodiyi yalnızca orta bölümler de ya da parçanın sadece belirli kısımlarında vererek aslında parçayı biraz daha balon haline getirip şişirip daha güçlü bir sound (ses) elde ediyoruz.

Eskiden, hatta 2000’de yurt dışı müziklerine bu kadar kolay erişim yoktu. Youtube, Spotify gibi platformlar yoktu. Mp3’ler, internet müzik dinlemek dışında farklı kullanım amaçlıydı. Ama ilerleyen zamanda müziğe ulaşma şeklimiz çok geniş bir yapıya büründü. O platformlardan çok fazla şey almaya, çok etkilenmeye başladık. Yeni gitarlar, türler, yeni insanlar ve sanatçılar, yeni ülkeler insanın ufkunun gelişmesine neden oluyor. Ve duydukların, gördüklerin ister istemez icraatına yansımaya başlıyor. Kulağınızın algıladığı o enerjiyi aynı odanın içinde hissetmeye, istemeye başlıyorsunuz.

Dolayısıyla benim projemde yurtdışından duyduğum gördüğüm o sesleri Türk Halk Müziği’nin, Türk Sanat Müziği’nin ana melodilerine yedirme, sığdırma çalışması aslında. Deney yoluyla yazılan bir program veya bir albüm ya da bir ep (Dört beş şarkılık kısa albüm.) Eski, standart müzik algılarımızın geri dönüşünü sağlamaya yönelik bir yolculuk.

Yaşar Kemal’in “Üç Anadolu Efsanesi” başta olmak üzere okuduğum kitaplardan çok etkilendim. Oradaki at, adam, kadın/dişi ve dağ motifleri. Dikkat edilirse at bir araç, kadın erkek doğanın gerçeği, dağ ise doğanın hâkimi. Yani bu tamamıyla insanın bireysel yaşamasına dayalı. Böyle bir felsefi yapıyı benim ana akım medyada satmam çok zor. Dolayısıyla ben buna underground (yeraltı) müziği demek zorunda kalıyorum. O yüzden ben bağımsız müzik olmayı seçiyorum. Aslında albümün ana yapısı, ana amacı tamamıyla bu.

 BEN YAPTIM!

Toplamda bazı melodiler altı sene önce tarafımdan bulunan, bana ait melodiler, okul yıllarım boyunca sakladım. Bu stüdyoyu açtıktan sonra da üç sene boyunca tek başıma sürdürdüm. Her şeyi kendim tasarladım, kendim çaldım. Bütün kompozisyonları kendim yaptım, mixleri kendim çaldım. Makstirikte de Ali Ozan Karcı abim bana yardımcı oldu. O da iyi bir makstirik mühendisi.”

Para kazanmanın belirli standartları var. Çok çalışmanızın yanı sıra süre lazım.

Youtube, izlenmeden alıyor. Spotify müziğinizi dağıtan firma. Belirli bir ücret ödüyorsunuz.

Oralarda ne kadar dinleme alırsan, firmayla anlaşmanıza göre dolar bazında hesabınıza gönderiyorlar. Ama onu tam olarak bilmiyorum. O başka bir algoritma. (Belli bir problemi çözmek için gidilen yol)

Haliç’i ben tercih etmedim. Haliç beni tercih etmiş, kazanmışım gittim. Devlet okullarını kazanamadım. Çok fazla talep vardı ve ben tembel, başına buyruk bir öğrenciydim.

Hedefim ülkemizin ithal müzik kültüründen sıyrılıp kendi kültürünü oluşturması. Kendi rock kültürünü, ’12 adama’ değilde 100 binlerce müzisyene yansıyabilmesini sağlayabilmek. Amacım ölene kadar rock müziğini geliştirebilmek.

Müzisyen olarak, ‘Ben bunu yapıyorum ama karşılığını alabilir miyim?’ kaygısını yaşıyoruz ve bu çok doğal, normal. Çünkü Youtube’u açtığınızda 22 yaşında, müzikten hiç anlamayan birinin ciddi paralar kazandığını görebiliyorsunuz. Kendi adıma üniversite bitirip, üstüne ses teknolojilerinden mezun olup, stüdyo açıp, tüm enstrümanları tek başına çalıp karşılığını alıp alamayacağımın kaygısını, yaşıyorum.

Kaynak: Müzikle tiyatronun birleşik halini yapmaya çalışıyorum

Müzisyen olarak, ‘Ben bunu yapıyorum ama karşılığını alabilir miyim?’ kaygısını yaşıyoruz ve bu çok doğal, normal. Çünkü Youtube’u açtığınızda 22 yaşında, müzikten hiç anlamayan birinin ciddi paralar kazandığını görebiliyorsunuz. Kendi adıma üniversite bitirip, üstüne ses teknolojilerinden mezun olup, stüdyo açıp, tüm enstrümanları tek başına çalıp karşılığını alıp alamayacağımın kaygısını, yaşıyorum.

“Yüzyüzeyken Konuşuruz, Duman… Onların ana akım medyayı yenmeleri 10 sene sürdü. 10 sene önce bu tip gruplar Youtube’da kendilerine bir yer bulmayı başardılar. O zaman bence çok güzeldi. Herhangi bir şirketin altında değillerdi ya da her hangi bir ana akıma karşı duruşları vardı. O zaman bence daha çok özgürlerdi. Şu an sadece, Yüzyüzeyken Konuşuruz ve onun gibi çok grup var aslında. Duman, dışında kalıyor birazda. Duman da bence güzel bir ana akım ama underground müziği Yüzyüzeyken Konuşuruz temsil ediyor.

Sonrasında evet sanat, müzik değişir, yapı değişir ama bu değişim aynı yolda ilerlemek zorunda. Bir ressam işine kübizm ile başladıysa ölene kadar da kübizmle devam ediyor. Yani kübizme 20 yaşında girip 30 yaşında bırakıp sürrealizme geçen ressam da var ama sağlıklı, doğru bir şekilde ilerleme için başladığı yönde gelişmek bence bir sanatçı için doğru bir seçim. Tabi bu da kişinin seçimi ama o zaman bir renk olmamaya başlıyor. Sanki herkes aynı kavanozun içine girmeye başlıyor.

Popülerlik farklı bir konu. Ben burada sanatçının sanatı ile ilgileniyorum. Ben o sanatta daha fazla şey bekleyebilirdim, daha fazla ahşap veya gerçek enstrüman veya daha avangart görüntüler, daha gerçekçi video klipler bence hepimiz için daha sağlıklı olurdu. Burada şöyle bir gerçek var. Çok eskiden duyduğum bir kelimeydi. Nereden duyduğumu hatırlamıyorum ama bence çok güzel bir laftı. O kelimeyi duyunca o gruplara bakışım değişti.

Müzik grupları The Beatles ve Pink Floyd. ‘The Beatles işçi sınıfına, Pink Floyd zengin sınıfına müzik yapar’ denirdi. Burada sanatın pazar algısının acımasızlığını da görebiliyoruz. Sanat zaten başlı başına acımasız bir sektör. Belki de en iyi tabloları yani köylüyü anlattığın tabloları gidip milyon dolara zengine satıyorsun, parayı köylüye vermen gerekirken sen alıyorsun. Zaten zenginin o fakir köylüyle ne ilgisi var ki. İhtiyacı olduğundan veya çok güzel bir resim veya hikâyesi olduğuyla da ilgili değil.  Örneğin Van Gogh’un patates yiyen çiftçileri resmettiği çalışma aslında yokluğun, fakirliğin, sıcaklığın, insanın nasıl bir arada olduğunun, bir arada yaşamaya çalıştığının vurgusudur.

En azından benim çıkarttığım kanı bu. Ama Van Gogh kendi döneminde fakirlikten ölürken bugün günümüzde o tabloyu milyon dolarla satıp bir zenginin koleksiyonuna katabiliyorsunuz. Bu zaten acımasız bir gerçek ve bunun önüne geçemiyorsunuz.

“Türkiye’de de, sözünü ettiğiniz gibi aynı seviyede olmalarına karşın  sırf isimden veya politikaya yakınlıktan veya tanıdıkları birkaç isimden dolayı çok daha fazla paraya gelen müzisyenler var. Gebze’ye bunun gibi çoğu müzisyen geldi. Öyle düşünüldüğü gibi bir etki yaratmamasına rağmen çok büyük paralarla geri dönüş sağlandı.

Cem Adrian geldiğinde dinlemeye gitmiştim. Bence çok güzeldi, salon doluydu. ‘Ne güzel böyle adamlar geliyor’ demişti. Cem Adrian özel bir insan bence. Hem ana akımdan uzak kalmayı başarıp hem bu kadar ana akıma yakın olan tek sağlıklı müzisyen diyebilirim. Çok zor onun gibi müzisyen bulmak çünkü gerçek bir sanatçı.

Zeki Can Aktaş, üniversite tahsilini Haliç Üniversitesi’nde, talihsiz bir dönemde okudu. 2017 yılında kayyum atanan üniversitenin eski mütevelli heyeti başkanı Mansur Topçuoğlu, üniversite kaynaklarını haksız olarak kendine ait ya da bağlantılarının bulunduğu şahsi şirketlere aktardığı ve zimmetine para geçirdiği iddiasıyla tutuklanarak 2020’de cezaevine gönderilmişti. Aktaş sürecini şöyle özetledi:

“Haliç Üniversitesi’nde okurken mutluydum. Akademisyenlerden çok memnundum ama okul bize çok az imkân tanıdı ve biz ikinci sınıfa geçtikten sonra, okulu rektör dolandırdı.

O yıllarda okulda huzursuzluğu hissediyorduk. Bursa’ya tatile giderken yolda sıkılmayalım diye tesadüfen gazete aldığımda, kayyum atanacağını öğrendim.

Öğretmenler, maaşlarını alamadığı için derse girmedi bir dönem. Biz para veriyoruz, ders alamıyoruz. Okulun konferans salonunda toplantı düzenlendi. Herhangi bir sorun olmadığını söylediler. İyi de senetler yok, ödediğimiz para ortada yok. Bu insanlar altı aydır derse girmiyor. Akademisyenler birbiriyle kavgaya başladı. Kimi, ‘Derse girmemeliyiz’ diyor. Kimi, ‘Hayır. Bu durum eğitimi etkilememeli’ diyor. 6 ay maaş alamamışlar. Derse girilmemesini isteyen haklı. Kaldı ki burası dağbaşı değil, İstanbul’un göbeği.

Sonra kayyum atandı ve galiba İstanbul Üniversitesi okulu aldı. Okul saçma sapan bir yola gitti. Ben yüzde 50 burslu okudum. O okulu tercih ettiğime pişman, ama akademik kadrosunu, eğitmenlerini tanımaktan mutlu oldum.

Gebze, Yenikent Mahallesi, Mutlukent’te memleketi Adana’dan esinle Toros diye adlandırdığı bir stüdyoyu pandemi öncesi kuran Zeki Can Aktaş ile pandemi, kriz, banka kredisiyle girişimcilik gibi ekonomik düzen konuları üzerine de iki lafın belini kırdık:

“İlk başlarda aylık kredi miktarım ayda 2 bin lira civarıydı. Şimdi 3 bin 700 lirayı görmeye başladı ve zorlanıyorum. Bir de sana bir kart daha veriyorlar, o kart beni mahvetti. İşyerimde, ‘Almamalıydım’ dediğim hiçbir şey yoktu. Üç ayda ödeyebileceğini düşürüyor insan ama her şey bir ay içinde battı.

Kaynak: Gebze Haber

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Şarkısı Karanlık ama geleceği Aydınlık

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Giriş Yap

Bölge Haber - Yeni Nesil Objektif Haber Platformu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!