CHP Kocaeli Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Tahsin Tarhan Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’na yönelttiği bir dizi soru önergesiyle konuyu TBMM gündemine taşıdı. Tarhan’a göre “İşletmeci firmanın gönderdiği her bir ceza tebligatı vatandaşta infiale yol açıyor. İcraya verilen dosya sayısı her geçen gün artmakta. Çoğu vatandaş cezalı geçiş yaptığını yapılan gecikmiş tebligatlarla öğrenmekte”.
Osmangazi Köprüsü ve bağlantı yollarındaki cezalı geçişlerde öyle rakamlarla karşılaşıyoruz ki, insan hayretler içinde kalıyor. 250 liralık ceza 5 ayda 1250 lira oluyor. Adamın kamyonu 55 bin lira, hakkında 145 bin lira ceza düzenleniyor. Kamyoncu esnafı perişan. Artarak kamuoyuna yansıyan şikayetleri tek tek sıralayan Tarhan sözlerine şu şekilde devam etti: “En önemli mesele şüphesiz ki sözleşmedeki faiz oranı. İşletmeci firmanın geçiş cezalarında uyguladığı faiz oranı devletin yasal faiz oranının ne kadar üstünde? Bu sorunun acilen cevaplanması lazım. İddia edildiği gibi tefeci faizi mi uyguluyor işletmeci firma? Peki, Bakanlık bu uygulamaya hangi gerekçeyle onay verdi? Ayrıca cezalı ödemelerde faizin silinip silinmediğini meselesi de önemli. İşletmeci firmanın ödemelerde hiçbir şekilde indirim yapmaması ve vatandaşa karşı acımasız bir ceza tarifesi ile faiz oranı işletmesi kabul edilemez”.
Muhatap Yok, Bakanlık Sessiz
Tarhan’a göre, “Ortada ciddi bir muhatap bulamama sorunu var. Pek çok örnek olayda HGS’si olan vatandaşlara ceza kesiliyor. Vatandaş cezalı geçtiğini tebligatla öğrenmekte. Ödeme yapmaktan başka çare bulamıyor. Ayrıca tebligatlar geç gönderiliyor. Süre uzadıkça cezaya binen faiz de artmakta. Peki, firmayı denetlemekle yükümlü olan Bakanlık ne yapıyor? Mesela geçiş ücretlerine uygulanan aşırı ceza faiz oranı nedeniyle işletmeci firma aleyhine kaç tane şikayet geldi Ulaştırma Bakanlığına? İşletmeci firmanın kestiği cezalar ve gönderdiği tebligatlar için bir soruşturma yürütülüyor mu? Vatandaşın bu kadar mağdur edildiği, Köprü ve bağlantı yollarından geçen sürücülerin icra tebligatlarıyla boğuştuğu bir ortamda yetkili kamu otoritesi olan Ulaştırma Bakanlığının sessizliğini anlamak mümkün değil.”
