Ali Gökhan

Galatasaray ile 15 derbi maçına çıkan Okan Buruk, Fenerbahçe’ye karşı lig ve kupa dahil 8 maçta biri hükmen 5 maç kazanırken, 2 maçı berabere bitirip, 1 kez kaybetti. Beşiktaş ile 7 maça çıkan Buruk, 4 maçı kazanıp, 3 maçtan yenik ayrıldı. Özellikle yarıştığı Fenerbahçe’ye daha iyi konsantre olarak, daha iyi hazırlandığını söyleyebileceğimiz Buruk, aynı başarı oranı siyah beyazlılara karşı yineleyemedi. Buruk’un, derbilerdeki en büyük artısı, kendisi üç sezondur aynı takımı çalıştırırken, rakiplerinin sürekli hoca değiştirmesi olabilir. Ligde Galatasaray 13 puan kaybetti. Bunun 11’i ilk 9’daki takımlara karşı oldu. Son 10’da bulunan rakiplerden sadece Hatayspor’la deplasmanda berabere kaldı. Beşiktaş ve Hatay maçlarında Galatasaray kötü günündeydi. 2 Kasımpaşa, Eyüpspor, Fenerbahçe beraberliklerinin ortak özelliği ise bu maçların gergin atmosferde geçmesiydi. Favorilik kağıt üstünde kaldı. Yani büyük maç performansını ikiye ayırmak gerek. Galatasaray kendine odaklanır ve oyununu oynarsa rakip tanımıyor. Ama gerilime girerse yara alıyor. Samsunspor deplasmanı bu durumun bir kez daha testi olacak. Galatasaray için şifre belli; konsantrasyon kazandırır, gerilim kaybettirir. Türkiye Kupası'nda yarı finale ulaşan Galatasaray'ın başarısında Tabii ki Okan Buruk un payı büyük. Özellikle takımın oynadığı üstün oyun Okan Buruk'un eseri olarak değerlendirilir. Ama bence burada Buruk’tan önce Mourinho'yu eleştirmek gerekir. Mourinho bu sezon Galatasaray'a karşı Saraçoğlu'nda oynadığı 2 maçta da mağlup olmuştur Fenerbahçeliler öncelikle bunu sorgulamalıdır. Fenerbahçe’nin kadro yapısı her türlü başarıya ulaşabilecek derinlikte ve kalitede. Başında da dünyanın en çok kupa kazanan teknik direktörlerinden Jose Mourinho var. Tahminen sıkıntı Portekizli hocanın, takım istikrarının kurulması yolundaki kararsız davranışları ve oyuncu seçimleri. Mourinho’nun aklından geçenleri oyuncularına tam aktaramadığı, farklı isteklerinin yerine getirilmesinin zorluğunu düşünebiliriz. Açıkçası Fenerbahçe’nin 90 dakikayı domine ettiği maç sayısı 5’i geçmez. Oysa 48 maç oynadı. Jose Mourinho tutuculuğu ve denemeleri bunda temel etken. Oyuncu sirkülasyonu da önemli faktör. Kadro zengin büfesi gibi. Seç, beğen, oynat. Ama enerjik olmayan ağır oyuncu grubu yoğunluğu var. Bu da 90 dakika aynı baskılı, tempolu, iyi oyunu mümkün kılmıyor. Mourinho da bu bilinçle maç içinde sürekli vites değiştiriyor. Siz skor berabere iken 60-70. dakikalarda “sakin” diyen teknik direktör gördünüz mü? En önemli avantaj ise kalite zenginliği. Şu ana kadar oynayıp, maç maç veya periyodik olarak kahraman olmayan oyuncu yok. Bunun en son örneği de Talisca. Fark yaratan bu kalite sayesinde Fenerbahçe, şampiyonluğa son saniyeye dek ortak olacak. Fenerbahçe'nin oyuncu kadrosu tabii ki yeterlidir. Hatta fazla fazla biledir. Ama sezon başından beri ülkemizde büyük ümitlerle getirilen Mourinho büyük hoca imajından çok, verdiği beyanatlarla gündeme gelmiştir. İnatla 65-70'e kadar oyuncu değiştirmeyen Mourinho bu defa 45'te yaptığı oyuncu değişiklikliği ile maçın akışınıda değiştirmiştir.  Mourinho inat ve kibirinden fedakarlık eder, sadece takımına ve sahaya odaklanırsa Fenerbahçe'de güzel işler ortaya çıkacaktır.  Galatasaray, eğer bu hafta oynayacağı Reeder Samsunspor deplasmanında kazanırsa, kalan maçlara çok fazla bakmadan şampiyonluğun en büyük adayı olacaktır. Üç puan geriden takipte olan Fenerbahçe’nin, puan kaybı için en umutlu olduğu maçın Galatasaray tarafından kazanılmasının yaratacağı kırılma psikolojik üstünlüğü lidere getirecektir. Galatasaray’ın puan kaybetmesi durumunda, ibre tam tersine dönecek, Fenerbahçe’nin gücünü katlayacaktır. Matematik basit; Galatasaray 2 maçta puan kaybetmezse Fenerbahçe’nin 8’de 8 yapmasının bir önemi yok. Teknik direktör, oyuncu ve kadro kalitesi, şampiyonluk tecrübesine bakarsak Galatasaray’ın şansı çok yüksek ve finalleri iyi bitiren takım. Ama Fenerbahçe’nin inanılmaz baskısıyla fark 8 puandan 3‘e indi. Bu psikolojik savaş Galatasaray’da sürpriz dağılmaya mı yol açacak veya kupa derbisinde olduğu gibi daha çok motive mi edecek? Kırılma noktası bu. Ancak geçmiş tecrübelerimiz sabit; her hafta sürpriz sonuçlar olabilir, çok farklı şeyler konuşabiliriz çünkü artık her maç süper final.  Bu soruya cevap vermek çok zor ancak, Galatasaray'ın Samsun Trabzon ve Göztepe gibi 3 Zorlu maçı var. Fenerbahçe bütün maçlarını kazansa bile Galatasaray'ın 8 maçtan ikisinde kayıp yaşamasını beklemek zorunda. Şu andaki fotoğraflara bakarsak Galatasaray'ın yüzde 51 şans olduğunu söyleyebiliriz. Beşiktaş’ın en büyük sorunu, kendi oyununu oynayabileceği rakiplerin ligde az olması. Oyuncu yapısı, savunmaya çekilip, geçiş oyunu ile sonuç aramaya uygun siyah beyazlılar, rakipleri üzerine gelmeyince kendilerinden kopuyorlar. Kalabalık savunma arasından sonuç çıkartmakta zorlanan Beşiktaş, bir de geniş alanda yakalanınca zora giren savunmaya sahip olunca sıkıntısı katlanıyor. Kısacası Beşiktaş’ın kazanması kendisine bağlı. Bunun temel sebebi başarısızlık travması. 4 sezondur da böyle. Bu baskıyı kaldıracak bir kadro yok. Yabancı oyuncular da yerliler de isyankâr değil. Topsuz oyunda yoklar. Bırakın haftaları, maç içinde periyodik dalgalanma ve dağılma yaşıyorlar. Yani Beşiktaş’ın o maçtaki kaderini tümüyle rakibi belirliyor. Performans istikrarsızlığında ikinci neden bitirici santrfor olmayışı. Immobile çok çaba gösteriyor ama bünyeye uymadı. Bu kadro ona top getiremiyor. Şapkadan tavşan çıkaran bir golcü olsa bugün Beşiktaş 10-12 puan daha fazla toplar, kupadan elenmezdi. Beşiktaş’ın hoca sorunu yok. 4 yılda her çeşit teknik direktör geldi. İş 3-4 tane çimento oyuncu olmamasında tıkanıyor. Beşiktaş kendi camiasında sloganlaştırdığı gibi gerçekten efendi takım. Saha içerisinde oyunda hakemi asla zorlamıyorlar. Hakemler Beşiktaş aleyhine karar verecekleri zaman hiçbir çekince yaşamıyor. Bu da Beşiktaş'ın hakem kararları açısından mağdur olmasına sebep oluyor. Bunu gerek Göztepe gerekse de ligde oynanan Kasımpaşa maçlarında net bir şekilde tüm kamuoyu gördü. Hakemler nasıl ki Fenerbahçe ve Galatasaray maçlarında büyük bir baskı altında çıkıyorlarsa, Beşiktaş camiası bu ambiyansı veremediği sürece hakem kararları açısından mağdur olmaya devam edecektir.


Süper Lig'de Şampiyonluk Yarışı

“Konsantrasyon Kazandırır, Gerilim Kaybettirir.”

9.04.2025 11:37:00